Blog, İnsan Kaynakları

Y Kuşağı ve Vizyon Üzerine

10 Temmuz 2016

Son bir yıldır CV incelerken veya mülakatlarda Y kuşağı olarak tabir edilen yaş grubunun yetenek, yetkinlik ve vaatlerine yönelik notlar aldım; gözlemlerde bulundum ve sonuçlarını sektörün içinden arkadaşlarla sık sık paylaştım.

Konu hep dönüp dolaştı, Y kuşağının “vizyon” olarak nerede durduğunda kilitlendi.

Y kuşağı için kısaca günümüzün 28-30 yaş altı gençleri dersek hedef kitleyi yeterince geniş tutmuş bir tanım ortaya koyabiliriz sanırım.

Y kuşağı denilen kitlenin diğer kuşaklardan en önemli farkı; küçük yaşlardan itibaren bilgisayar kullanması ve dolayısıyla bilgiye erişim de bir önceki nesle göre avantajlı olmalarıdır.

Böylece “bilgili olmanın” özgüveninin yerini Y Kuşağı’nda “bilgiye erişmek” aldı.

Deney, gözlem ve tecrübe ihtiyacı sosyal medya kanallarından sağlanıyormuş gibi yapılıyor.

Bilgi edinmek kolay olunca başarıdaki emek faktörü es geçiliyor.

Y kuşağı dostlarımız elbette başarıdaki “emek yoğun” faktörün farkında. Bir araya geldiğinizde okudukları Jobs, Gates, Musk biyografilerinden alıntı yaptığını anlayamayacağınız düzeyde çalışma aşkından bahsediyorlar.

Çalışmaya başladığında ise üçüncü gün saat 5’te çantasına can simidi gibi sarılan Y kuşağı, sorumluyu anında keşfediyor; “bu iş bana göre olamaz, ben 8/5 adamı değilim”

Kısaca “dünyayı değiştirme” hedefi güzel. Sabah erken kalkmak olmasa…

***

Y kuşağının çok önemli hedefleri var.

Y kuşağı girdiği ortama öncelikle müthiş bir vizyon ve tutkuyla geliyor.

Dinleyince herhalde bu arkadaş 2 aya zengin olur 4 aya silikon vadisine gider diyorsunuz.

6 ay sonra genelde “gerçek hayat” ile yüzleşmiş(!) ve “kafe açma hayaliyle” geri dönüyor.

Bir 6 ay sonraysa “cumartesi mesai var mı?” sorusunu işverene sormak doğal bir sürece dönüşüyor.

***

Vizyon konusunda biraz daha detaya inelim. Süper vizyonlu fakat zihnen ve bedenen tembel Y kuşağımızın en önemli sorunlarından biri; rol modeller.

Bir önceki neslin rol modeli; Muhammed Ali’idi.

Haksızlıklara karşı verdiği mücadelenin yanında “var olmak” için dövüşen bir adam.

Bugünün birçok ünlü zengin ailesi veya başarılı kişileri 60’larda ve 70’lerde yokluk içindeydi.

Zengin olsa da çalışmayı şiar edinmiş iş adamlarımız vardı. Örneğin; Sakıp Sabancı

Varlıklı babasına rağmen iş hayatının her alanını görmüş bir patron.

Finansal olarak güçlü ama kazançlarının temeline; çalışmayı ve adil olmayı yerleştirmiş iş adamları…

Vehbi Koç, İshan Alaton, Hüsnü Özyeğin, Üzeyir Garih…

Fikir düşünce adamları; Malcolm X, Necip Fazıl, Nazım Hikmet…

Siyasetçileri; Menderes, Erbakan, Ecevit, Türkeş, Özal, Demirel’ler.

Bu isimlerin dünya görüşleri ve siyasi duruşları tartışılabilir ama kim yeterince mücadele etmediklerini iddia edebilir ki?

Alt tabakadan; orta kesimden gelmiş insanların rol model alındığı bir dünyadaydık 90’ların sonuna kadar.

Bugün hızlı zengin olanların çağındayız.

Ve çağımızın sahnesi çok havalı, karizmatik insanlarla ve lüks dekorlarla dolu. Sahne gerisinde ise en havalı teknoloji girişimcisinin bile eşsiz emekleri görmezden geliniyor.

Bu cümlelerden “haksız” kazanç iması yaptığım düşünülmesin. “Hızlı” zengin olanlar bilişim çağına uygun olarak “haklı” kazanıyorlar.

Para kazanmanın matematiğini değiştirdiler. Takım elbiseli iş adamları kot pantolonlu gençlere yenildi veya bu gerçeklik karşısında yenilenmek zorunda kaldı.

Yeni nesil projelerin hacmi kısa sürede, klasik iş kollarında başarılı olmuş iş adamının nesiller boyunca biriktirebileceği rakamlara denk geldi.

Paradigma değişti…

***

Günümüzde “3 günde zengin olma” öykülerle büyüyen Y Kuşağı kendisini “ben bir şirkette çalışacak adam değilim” şeklinde tanımlamaya başladı. Doğal sonuç olarak mesai saatleri, ast üst ilişkileri gibi iş ortamının geleneksel değerleri olumsuzlanıyor.

Genel itibariyle çağdaş rol modeller ve başarı öyküleri girişimci sayısını arttırıp daha çok başarı öyküsü üreteceğine tatminsiz 30 yaş altı, bir nesil doğurdu.

***

Y Kuşağının olumlu tarafları da var; tamamen aksi yönde konuşmak doğru değil, ancak son 5 yıldaki kontrolsüz Y Kuşağı kutsamalarının içinin boş olduğunu düşünenlerdenim.

Önemli konferanslarda derinlemesine değerlendirmeleri abartılı buluyorum.

Şirketler Y kuşağının yeteneklerini gerçekten önemsemiyor, ama varlığını kabul ediyor.

Yetenek, ortaya çıkmak için kuşak tanımlamalarına ihtiyaç duymaz.

Şirketler sadece bu “havalı” tanıma duyarsız kalmadıklarını göstermek istiyor.

Gerçekte Y kuşağının günümüz dünyasında tek bir kategoriyi temsil ettiğini düşünüyorum; tüketici…

10 Temmuz 2016

You Might Also Like

1 Comment

  • Reply İçi kof adamlar, Y nesli mensupları - Mertcan Ermiş 10 Temmuz 2016 at 18:27

    […] Y nesline bağlamayalım. Hangi kutsamaları diyenleri Safa Hocamın yazısına […]

  • Bir Cevap Yazın

    This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

    %d blogcu bunu beğendi: