Blog, Düşünce

Benim Gibi Olan Bütün Düşüncelere Saygılıyım

05 Haziran 2017

2011 yılında bir dergide okuduğum anket çalışmasında ciddi şaşkınlık yaşamıştım. Komşuluk ilişkileri üzerine olan çalışmada bütün farklı gruplar, etnik ve dini kökene göre istenmiyordu. Herkes komşusunun deyim yerindeyse “makul” olmasını istiyordu.*

2011’den bu yana çok şey değişirken, bazı şeyler değişmedi.

Değişmeyen şeyler içerisindeki bugünkü konumuz; farklı düşüncelere olan saygımız.

Bütün platformlarda “her görüşe saygılıyım ama…” diye söze giren birini görürsem hemen heyecanlanıyorum. Çünkü “her görüşe saygının” içerisinde aranan “kendiliğin” miktarını merak ediyorum. Dolayısıyla çelişkiyi.

Görüşe saygı duymak deyince peşi sıra gelen günümüzün popüler söylemi “demokrasi” üzerinden açalım konuyu.

Demokrasi, teorik olarak “düşünce özgürlüğü” için gerekli ortamın isimlerinden biridir.

Kim iktidardaysa demokrasiyi o sahiplenir.

Gücü “eline alan” kaynağını kutsar.

Gücü “kullanamayan” ise “kullananı” anti-demokratik olmakla suçlar.

Hatta “anti-demokratik” suçlamasını yapan güruh, gücü eline alırsa kendisi de aynı suçlamaya maruz kalır!

Yani demokrasinin çoğulcu anlayışı özgür bir ortamı garanti etmez. Kısmen sağlayabilir ama sözünü verse de belirli “çerçeveler” olmadan “özgürlük” olmaz.

Örneklendirelim;

Demokrasinin savunucusu iktidar partisi ve ana muhalefet partisini ele alalım.

Tüm kurucu ideallere rağmen; her iki düşünce de birbirini öldürecek kadar yok etme isteğindedir.**

Başka bir örnek;

İsmi “özgürlük” veya benzeri olan sol görüşlü bir dergiye “sağ görüşlü” bir yazı yollayın. Tam tersini denemek de serbest.

Sonucun hoşgörü olma ihtimali var mı?

***

İtirazım bu saydıklarıma değil.

Sözgelimi anarko-kapitalist fikre göre devlet, insanları bir şeylere zorlamanın meşrulaştırılmış halidir ve devleti ele geçiren “düşünce/parti/akım” meşru yollarla çevre kitlelere bir şeyleri dayatabilir ve bunun her anında “özgürlük ve demokrasi” söylemlerini sürdürebilir.

Veya Yunan kaynaklarında demokrasi tanımının; “toplumun otoritesine bireysel itaat” olduğunu da göz önüne alırsak büyük bir kavramsal sıkıntımız olmadığını söyleyebiliriz.

***

İtirazım bireysel alanımızdaki çelişkilerimize.

Sosyal medyaya bakalım. Düşüncelere ve fikirlere saygımızı anlattığımız “içeriklerin” altında hep bir gerilim oluşmuyor mu?

Metni yazan çoğunlukla tartışmaya girip bazen de “haklı saygı” gerekçeleriyle yazılanları silmiyor mu? Düşünce özgürlüğü olmadığından bahseden kişi genellikle diğer düşüncelere nefret kusmuyor mu?

Yazının başında söylediğimiz gibi “her düşünceye saygım var ama” derken “ama’larımızın” söylemimizi komikleştirdiğinin gerçekten farkında değil miyiz?

“Miş” gibi davranmanın bir dozu yok mu?

***

Bana sorarsanız “ben her görüşe saygı duymuyorum

Yalnızca, düzgün ifade edilen ve saldırgan olmayan düşüncelerin aktarıldığı bütün zeminlere saygı duyarım. Bu ortamlardan alabileceğimi heybeme atar yola devam ederim.

Ve dahi “eleştiriye açık bir insan değilim”

“Eleştiriye açığım” diyen insanlarla aramdaki tek farkın da “açık değilim” demek olduğunu düşünüyorum.

“Eleştiriye açığım” diyen insanların, “her eleştiriyi bozguna uğratabilirim” özgüvenini okumak hiç zor değil.

Düşüncelerimizin içeriği birbirine benzemese de karakteri hep aynı.

Düşüncelerimizin karakteri de bizim karakterimizdir.

Yani hepimiz herkes gibiyiz.

 

 

*https://kehaber.org/2011/04/07/3569/
**http://www.haber7.com/guncel/haber/478522-mecliste-olum-getiren-yumruk-video

 

You Might Also Like

No Comments

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: