Blog, İş Dünyası

Pazarlamada Bağlamdan Kopmak

15 Ocak 2018

Pazarlamanın tam anlamıyla parçası olsa da iki tane kulağa hoş gelmeyen yönü var; birincisi abartmak, ikincisi maniple etmek.

İkincisi konusunda epey kaynak var. Konu hakkındaki birçok kitap, bilimsel veya deneyime dayalı yaklaşımlarla yazılmış. Bu kitapların genellikle konusu ürün kalitesi değil; fiyat ve tanıtım üzerinden müşterinin satın alma kararına yön vermek. Ürün/hizmet kalitesi daha başka kitapların konusu oluyor.

Birincisi ise her gün en çok karşılaştığımız konu; abartmak. Ben bu konuyu felsefeden alıntılayarak “bağlamdan koparmak” diyorum. Şöyle ki; bir ürünü veya hizmeti abarttığınızda, abartırken kullandığınız sıfatlar ürünü kaybettiriyor.

Burada öncelikli problem pazarlamada kullanılan dikkat çekici cümleler değil. Örneğin; elektrik süpürgesi dünyayı çekebilir, buzdolabı her şeyi dondurabilir veya dijital ajansınız sizi sektörün parlayan yıldızı yapabilir.

Problem ikinci aşamada geliyor.

İşe alım danışmanlığı yapıyorsunuz diyelim. İlk teması yakaladınız, müşteri facebook sayfanızı takip etti, web sitenize girdi ve teklif dosyasını paylaştınız. “Doğru elemanı bulmak” mottonuzu alt başlıkta “nasıl” sorusunun cevabıyla açıklamak yerine “2 günde buluruz, en az 1 sene çalışır, süper bir eleman olur” derseniz müşteri bağlamdan kopar. “Nasıl” sorusunun cevabı yerine daha çok ve daha çok reklam görür. Bunun yerine “şu ana kadar 45 müşteride, bulduğumuz personeller 2 yıl ortalama ile çalıştı ve buradan hareketle seçme işinde doğru yöntemleri izlediğimiz kabul edilebilir” söyleminin tatmin etmeyeceği müşteri yoktur sanıyorum.

Dijital ajanslarda durum daha da evlere şenlik: “Size bir site yapalım, herkes ürünlerinize koşsun.”

“Koşmadı.”

Neden?

SEO yok.

O zaman size öyle SEO yapalım ki hem de ayda 200 liraya Google’da birinci sıraya çıkın.

“Çıkmadı.”

Neden?

Sosyal Medya yönetimi… Bu öyküler o kadar çok ki…

“Kurumsal kimliğinizi en iyi yansıtacak siteyi yapacağımıza inanıyoruz. Çünkü sizi anlıyoruz.” dense olay kendiliğinden çözülecek.

Logo, broşür ve stant vesaire tasarımlarında da sübjektif beğeniye dayalı işlerde önceden beklentiyi yükseltmek işin kalitesini asla değiştirmiyor.

Konut projelerinin de reklamları şaka gibi. Tam anlamıyla doğayı ve mahalle hayatını imha eden “yaşam alanları” doğayla iç içe süper komşuluk vaat eden reklamlarla satılmaya çalışılıyor. Genellikle konut kaliteliyse mutlaka satılıyor. Çünkü o reklamların gerçeği söylemediğini herkes biliyor ve az önce dikkat çektiğimiz ikinci aşamada müşteriler somut verilere odaklanıyor.

***

Sadece sosyal medya pazarlamasıyla iş yapmaya çalışanlarda bağlam kopması konusunda mükemmel bir örnek. Süper tasarlanmış paylaşımlar, beylik sözler ama arkada bir ekip, bir müessese yok. Hatta işi yapanların çıraklığı da yok. Direkt olarak patron olarak başlamışlar.

Kimse kimseye parasını “şansa” vermiyor ve Facebook’ta paylaşım yapıp müşteri beklerseniz para değil “like” kazanırsınız. Milyon takipçili sayfaların “iş yapalım” dediklerinde en sonunda sayfalarının etkinliğini de kaybettiğine defalarca şahit olduk.

Hatta fenomen hesap sahipleri “ajans-laşacağım” dediğinde sadece para karşılığı twit atmanın ötesine geçemiyorlar.

***

Ürünlerimize, hizmetlerimize veya yaptığımız işlere âşık olmak büyük bir tuzak. Yani bağlamdan sadece teklif dosyalarımız veya paylaşımlarımız kopmuyor. Zihnimiz de kopuyor! Kendimize hayranlığımız ilerlememize kesinlikle engel oluyor. Bir süre sonra da beklediğimiz başarı gelmedikçe “gerginlik” hissi artıp kontrol problemleri söz konusu olabiliyor.

***

Pazarlamanın pazarlamadan önceki aşaması üründür. Ürününüz kitaplık da olabilir sosyal medya danışmanlığı da. Çok iyi ambalajlama üzerine olan başarı öykülerinin hiçbirinde ürün “çöp” değildir. Ürün zaten iyidir nasıl satılacağına verilen cevaplar başarının pazarlama yönüdür. Ürünün kendisi ortada yok; pazarlaması varsa, yanlış yoldasınız.

Benden söylemesi…

 

 

You Might Also Like

No Comments

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: